Vavien

Sinemadaki bir filmi izlemeye gitmeden önce, film ile ilgili yorumları okumayı çok fazla tercih eden birisi değilim. En azından kendim izleyene dek yorum yapmaktan kaçınırım. Vavien'i izlemeden önce birkaç yoruma denk geldim internette. İzleyenlerin çoğu beğenmemişti filmi. Olmamış diyordu birisi. Hatta Engin Günaydın'ı yerden yere vurmaya kadar gidiyordu iş. İyice meraklandım ve gidip izledim filmi. 

Zeki Ökten'e elveda..

Zaman her gün bizden bir değeri daha alıp götürüyor. Son giden değer usta yönetmen Zeki Ökten oldu. Ülke sorunlarını, toplumun bakış açısından verebilen nadir yönetmenlerden biriydi Ökten. Sadece kendi adına bir şeyler yapmamıştı elbette. Türk Sinemasının gelişmesi ve yeni isimlerin de sinemaya kazandırılması adına da büyük emekler vermişti. Bu yüzden, Zeki Demirkubuz'un hala kendisini onun bir asistanı olarak görmesi boşa değildi. Bir filmde, türü ne olursa olsun, ister güldürü, ister romantik, ister dram, toplumun sorunlarının var olabileceğini seyirciye ispatlamıştı. Ve bunu herkesin anlayabileceği, çok başarılı bir dilde yapmıştı usta yönetmen. Şimdi ben, onun filmlerini tekrar izlerken bulacağım kendimi. Sürü filmini izlerken yönetmenlik dehasına hayran olacağım tekrar. Kapıcılar Kralı, Çöpçüler Kralı filmlerini izlerken, toplum sorunları bir güldürüde nasıl bu kadar başarılı verilir diye düşüneceğim. Boş ver Arkadaş filmini tekrar tekrar izleyeceğim hiç bıkmadan. Düttürü Dünya'sında kaybolacağım yine..Mekanın cennet olsun Zeki Ökten..

Ekipsiz Asi



Ekipsiz Asi, ünlü yönetmen Robert Rodriguez'in genç yaşında kısıtlı bir bütçeyle bir film yapma yolunda yaşadıklarını anlattığı kitabının ismi. Kitabın Türkçe'ye çevirisini ise, senarist/yönetmen Aybars Bora Kahyaoğlu, Amerika'daki öğrencilik yıllarında yapmış. Şimdilerde bir televizyon dizisinde yönetmenlik yapmaya hazırlanan Kahyaoğlu ile 2009'un baharında bir söyleşi yapmış ve sinemaya giden zorlu yolda yaşadıklarını konuşmuştum. Okul yıllarını, sinemaya bakışını, projelerini anlatan Kahyaoğlu, ilk kez Acı Hayat dizisinde, etkisini hissettirmişti izleyenlere. Senaristliğini yaptığı 1.sezon ile Pars:Kiraz Operasyonu filminin senaryosunu yazmak için ayrıldığı 2.sezon arasında dağlar kadar fark vardı.Ve ardından önemli projeler ardı ardına geldi.Karşılıklı oturup konuşunca ne denli dolu ve bilgili bir insanla konuştuğumu anlamıştım.Ve tabi bu işi ne kadar sevdiğini.. Ama ülkemizdeki bu bencil, eğitimsiz sinema anlayışı,böyle yetenekli ve eğitimli insanları bir kenara itmeye çalışıyor. Benim için önemli olan ise, o bu sektörde kimin ne olduğunu iyi biliyor.İşte bu beni gelecek için, onun projeleri için ümitlendiriyor. Yazının devamında kendisiyle yaptığım söyleşiyi bulabilirsiniz.

Yeşilçam'da kan var..

Sergio Leone'nin 1968 yapımı ''Once Upon a Time in the West'' filmi, 1972 yılında ülkemizde, ''Batıda Kan Var'' ismiyle gösterime girdiğinde, ülkemizde etkisini yeni yeni hissettiren Sergio Leone'nin ismini zirveye çıkarır. Film sadece yerli western türünü değil, konusuyla, başta gangster filmleri olmak üzere,Yeşilçam'ın dram,aksiyon ve romantik türündeki birçok filmini derinden etkiler.Bu etkileri konuşmaya başlamadan önce filmin Türkiye'de gösterime girdiği vizyon ismini konuşmakta fayda var.Bir zamanlar batıda filmi,neden batıda kan var olarak vizyona girmişti?Bu konuyla ilgili derin bir araştırma yapsanız dahi net sonuçlara ulaşmak mümkün değil.Ancak biraz Türk seyircisini tanıyan birisi için,içinde ''kan'' kelimesinin geçtiği bir vahşi batı filmini,neden bu kadar sevdiğini anlamak da zor değil.Kan kelimesinin bize hatırlattığı pek çok şey var şüphesiz.Bir kere şiddet, kavga, heyecan, aksiyon gibi Türk seyircisi için vazgeçilmez unsurları hatırlatması önemli ama,bana göre seyircimizi en çok heyecanlandıran duyguyu,yani intikam duygusunu hatırlatması filmi unutulmazlar arasına sokan en büyük etkendi..